24 Nisan 2019
“Anne mutluysa çocuk da mutlu”
Mutluluğun kişiden kişiye değişen farklı anlamları olabileceğini ifade eden Eğitmen - Koç Mehtap Taşkıran Ercan Ercan; mutlu olmanın temel koşulunun kendimizi sevmekten geçtiğini belirtti. Ercan, bir evde çocuğun mutlu olmasının öncelikle annenin mutluluğundan geçtiğine de vurgu yaptı.
Türkiye’de tek çatı altında en fazla kadın çalışan istihdam eden firmalardan biri olan Yeşim’in Kadın ve Çocuk Kulübü ve Uludağ Soroptimist Kulübü iş birliğiyle hayata geçirilen “Kelebeğin Dünyası” projesi söyleşileri devam ediyor. Kadınların eğitim, sağlık ve kişisel gelişim konularında farkındalığını arttırmak ve toplumdaki güçlü kadın profilleri ve rol modelleri Yeşimlilerle buluşturmak amacıyla organize edilen etkinlik; Eğitmen - Koç Mehtap Taşkıran Ercan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Yeşim’de yer alan Mavi Konferans Salonu’ndaki programda Yeşimlilerle bir araya gelen Mehtap Taşkıran Ercan, “Anne mutluysa çocuk da mutlu” isimli bir söyleşiye imza attı. Mutluluğun kişiden kişiye değişen farklı anlamları olabileceğini ifade eden Ercan; mutluluğun kişinin isteklerine ve hayallerine yüklediği anlam olduğunu belirtti. Ercan, mutluluğun varılacak bir yer değil, yolun kendisi olduğunu dile getirerek, “Yolda yürürken sahip olduklarımızın farkında olursak ve mutlu olduğumuz anları yakalarsak o yolculukta mutlu oluyoruz. Sahip olmak istediğimiz şeye mutluluk anlamı yüklersek, ona sahip olduğumuzda mutluluk bitebilir” diye konuştu. Çocukların anne ve babalarında gördükleri duyguyu içselleştirdiklerinin altını çizen Ercan, şöyle devam etti: “Biz ne hissediyorsak çocuklarımız onları görerek büyüyor ve onlar da kendi çocuklarına o duyguları geçiriyor. Aslında öğrendiğimiz şeyleri aktarıyoruz. Öğrendiğimiz şeylerin başkalarına ya da bize zarar verdiğini fark edersek o zaman kendimizi sorguluyoruz ve değişmeye başlıyoruz. Ancak bu durumu fark etmiyorsak negatif duygularla büyüyen, öz güveni düşük, zor ilişki kuran, agresif, içine kapanık ve uçlarda yaşayan kişilere dönüşüyoruz. Eğer çocuk anne karnında bizim duygularımızı hissedebiliyorsa, doğduktan sonra da durum değişmez. 4 yaşına kadar çocuklar annelerinin ruh hallerinden çok etkilenir ve bu durum ergenlik dönemine kadar devam eder. Baba evin direği ise anne de evin duvarları ve içerideki güzelliğidir. Ortamı güzelleştiren kadınsa, annenin yaşadığı ya da yaşayamadığı duygular evin içine de fazlasıyla yansıyor.”
“Mutlu olmanın temel koşulu kendimizi sevmek”
Ercan, çalışan anne babanın çocukları büyüdüğünde ebeveynlerinin onlara aldıkları kıyafetleri, oyuncakları ya da maddi şeyleri değil de onlarla geçirdikleri kıymetli zamanları hatırladıklarını ve duyguları biriktirdiklerini kaydetti. Kadının toplumsal statüsü açısından çalışması gerektiğine işaret eden Ercan, “Kadın çalıştığında özgüveni artıyor, topluma katkı yapıyor ve bunlara bağlı olarak mutluluğu artıyor. Ancak bu süreçte anne tüm yorgunluğuna rağmen evde de tek başına çalışmaktan ve saçını süpürge etmekten vazgeçmeli. Hayatın koşturmacası içinde az bile olsa kendine de zaman ayırmalı. Aksi takdirde fayda sağlayayım derken kendisine de çevresine de faydasız oluyor. Bunun için kadınlar; kendi sorumluluklarını almaları konusunda çocuklarını ve eşlerini bilinçlendirebilir. Bu da kadınları daha mutlu kılabilir.” diye konuştu. Ercan, sözlerini şöyle sürdürdü: Mutlu olmanın temel koşulu kendimizi sevmekten geçiyor. Kendimizi seversek insanlar da bizi sever. Kendimizi sevdiğimizde bu duygulara yansıyor etrafımız da bunu fark ediyor. Kendini sevmek de kabul etmekle başlıyor. Kendimizi her şeyimizle kabul etmeliyiz. Çocuklara bir şeyi yapın demektense önce bizim yapmamız gerekiyor, çünkü çocuklar görerek öğrenir. İçinde bulunduğumuz problem ne ise onu çözmenin tek yolu kendimize dışarıdan bakmaktır. İçimizde yapamadığımızı düşündüğümüz ve bizi mutsuz eden şeyleri fark etmek için önce üzerinde düşünmemiz gerek.”